Kayaköy Terk edilmiş Taş Evler / Fethiye
Muğla‘nın Fethiye ilçesine bağlı Kayaköy Fethiye’den Ölü Deniz’e giderken, tepede bulunan Hisarönü beldesine geldiğinizde kavşaktaki karymlassos tabelasını izleyerek beş kilometre süren yolun sonunda, dik bir yamacın üstünde boydan boya terk edilmiş taş evler‘in kalıntılarıyla oluşmuş, ayrıca bir evin diğerinin güneşini kesmeden, sıralandığı taş yapılar, yörenin o güzel ilginç tarihsel dokusunu oluşturmaktadır.
Dar sokakları, mimari yapısı, kiliseleri ve doğasıyla etkileyici bir atmosferi ve eski bir Rum köyü olan Kayaköy birbirinden çok farklı iki yerleşim alanından oluşmaktadır. Bu iki farklı yerleşim yerinden birincisi; 19. yüzyıl başlarında kurulmuş, yamaçlara dayalı ve yakın tarihli bir yerleşim yeri olmakla birlikte, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde, yerleşim yerinin tamamı Rum olan, 3000 nüfuslu bir kasaba boyutuna ulaşmıştır.
Eski adı Levissi veya Karmylassos şeklinde geçen köy, Cumhuriyet dönemi sonrası yer değiştirme programları yüzünden boşalmış, sakinleri olan rumlar ise Yunanistan‘a göç etmişlerdir.. 1957 Fethiye depremi ile evler harabeye dönüşmüş olsa da, günümüzde eski görünümlü kalıntılara rağmen canlı müze olma niteliği ile turistlerin büyük ilgisini çekmektedir. Eski Kayaköy‘ de günümüzde yaklaşık olarak 40 hane mevcuttur, görülecek yerler arasında büyük ve küçük kilise ile ayrıca on dört adet şapel bulunmaktadır. Bir diğeri ise küçük kilise yanında bir çömlek atölyesi (Çömlek hane) mevcudiyetini sürdürmektedir. Soğuk Su koyu’na ise küçük kilise yolundan yürüyerek veya deniz yolu ile yaklaşık kırk dakikada gidilebilir.
Anadolu Rumları yerleşim konusunda dikkatli olduklarından tarım için ekilip, dikilen araziye değil, çevredeki kayalık, taşlık alanlara ev kurmuşlardır. Kayaköy bu anlayışa uygun bir şekilde özgün yerleşim alanı olarak inşa edilmiştir.
Kentin aşağı mahallesinde bulunan panaghia pyrgiotissa kilisesi ile yukarı taksiyarhis kilisesi yapı olarak varlığını korumaktadır. Buna karşı, taş evler, şapeller, kütüphane, çeşitli atölyeler, hastane binası, okullar, ve diğer farklı kullanım amaçlı binaların günümüze kadar fiziksel koşullara direnemediği görülmektedir. Yine de meydanlar, taş yollar, çoğunlukla bütün evlerin taş ve köşe ocakları, sarnıçları, spiral tuvaletleri ve çakıl taşlı döşemeleri kentin bu yöndeki kültür zenginliğini göstermektedir.
1923’te Türkiye ile Yunanistan arasındaki nüfus mübadelesinde Kayaköy‘de iskan ettirilen Batı Trakya Türkleri‘nin buradaki altyapıya ayak uyduramamaları nedeniyle, bu göçmenler daha sonra ovada kurulmuş olan yerleşim yerlerine göçmüştür.
Terk edilen kentte her biri 50m2 den daha büyük olmayan, ışık ve manzara açısından birbirine engel olup önünü kapatmayan, ikişer katlı olan ve alt katları kiler olarak kullanılan yapıların, girişinde çatıdaki yağmur sularının toplandığı zemin altı sarnıçlar mevcut olup görülmeye değer yapılardır.
Eski Kayaköy‘ün turistik açıdan daha verimli olacak şekilde değerlendirilmesine ilişkin tartışmalar sürmekte olup, ayrıca kendine özgü el sanatları önemli bir gelir kaynağını oluşturan Kayaköy ün, farklı ticari amaçlarla özgün yapısının bozulmaması ve alternatif turizme uygun olması gerekmektedir.
Cumhuriyet gazetesinin kurucusu ve Atatürk‘ün yakın çalışma arkadaşı olan Yunus Nadi Abalıoğlu (Abalızadelerin Yunus Nadi) 1880 yılında ailesinin göçerek bu yaylaya geldiği dönemde Kayaköy‘de doğmuştur.
Hoşçakalın…
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!