İletişim Bilgileri
e-mail: info@fotopanorama360.com
web : www.fotopanorama360.com
Tel: 0542 413 16 70
Merkez Ofis-I : Harem İskele Cd.
Özlem Ap. No:49 D-11
Üsküdar-Çiçekçi / İSTANBUL
Merkez Ofis-II : Düzlerçamı Mh. 6646 Sk. No8
Döşemealtı / ANTALYA
Blog Yazı Kategorileri
- 360 Sanal Tur (32)
- 3D Modelleme (1)
- Aksesuar (17)
- Çeşitli (2)
- Dron / Multikopter (2)
- Fotoğraf Makinası (18)
- Fotoğrafçılık (108)
- Gezi (84)
- Kamping (1)
- Monitör (3)
- Sosyal Medya (2)
- Su Altı (1)
- Tarihi Yerler (11)
- Teknoloji (13)
Etiketler
360
360 derece sanal tur
antalya
antik
diyafram
dslr
en
fethiye
fotoğraf
fotoğrafta
fotoğrafçılık
fotoğrafçılığı
fotoğrafı
gidilir
havadan
ile
ISO
kalesi
kaputaş
Kaş
kenti
koyu
lens
multikopter
müzesi
nasıl
nasıl gidilir
nasıl yapılır
nedir
nerede
objektif
Plajı
pozometre
sanal
sanal tur
sensör
tur
turkey
vadisi
video
yapılır
çekilir
çekim
çekimi
çekmek
Kekova – Üçağız ( Sanal Tur ) – Kaş ANTALYA
/in 360 Sanal Tur, Gezi/tarafından Bülent ErdalKekova, “Üçağız Diye ‘de anılır” (Likya ‘ca Dolichiste) Antalya iline bağlı Demre ilçesi yakınlarında Üçağız ve Kaleköy açıklarında küçük, bitki örtüsü olarak maki kaplı kayalık bir adadır. Kaynaklarda “Kakava” olarak ‘ta adlandırılır. 4,5 km² ‘lik yüzölçümüne sahip olmakla birlikte bu adada günümüzde kimse yaşamamaktadır.
Kekova / Üçağız
Ada bir süre İtalyan işgalinde kalmıştır. İşgal sonrası adanın hangi ülkeye ait olacağı konusu İtalya ve Türkiye arasında itilaf konusu olmuş, daha sonra ise 1932 yılındaki anlaşma ile ada Türkiye ‘ye bırakılmıştır.
Adanın Kuzey tarafı ikinci yüzyılda depremlerle büyük hasar görüp çoğu yapılar su altında kalmıştır. Yok olup su altına gömülen antik Dolkisthe kentinin batıklarını altında cam olan teknelerle izlemek mümkündür. Kekova, Bizans dönemi sürecinde yeniden inşa edilip yerleşim yeri olarak gelişmiş fakat bu gelişim Arap ’ ların istilaları yüzünden devam etme fırsatı bulamamıştır.
Tersane Koyu
Kekova ( Üçağız ) ve çevresi Sit alanı dahilindedir. Tur teknelerinin mola yerleri dışında, bütün yüzüş ve dalışlar özel izin alınarak yapılmaktadır.
Kaleköy Anıt Mezarlar
Değinmeden geçemeyeceğimiz diğer bir yer ise Kaleköy olarak ’ta anılan Simena antik kentidir. Küçük bir Likya kıyı kenti özelliğini taşıyıp, M.Ö. 4.yüzyıldan ‘dan günümüze kadar olan süreçte devamlı iskan görmüş ve tarihteki konumunda stratejik nokta olma özelliği göstermiştir. Bu özelliği günümüzde en canlı yansıtan kalıntı bugüne kadar sağlam kalmış kaledir. Simena kalesi Kekova ve çevresini izleyebileceğiniz en güzel manzaraya sahiptir. Kaleye sahilden dik bir patika yol ve de yer yer günümüze kadar gelen antik basamaklar ile ulaşabilirsiniz. Simena Türkiye’deki tek ulaşım olarak denizden ulaşılabilen nadir yerleşim yerlerindendir.
Simena Kalesi
Tekne ile çıkacağınız tur ‘da uğrak yerleri genelde aşağıdaki gibidir. Denizin o muhteşem güzelliği size unutamayacağınız bir gün hediye edeceği gibi, ayrıca koylarda su sporları ile ilgili aktiviteler ile ‘de hoşça vakit geçirebileceksiniz.
Kekova Tekne molasında Su aktiviteleri
Tekne Uğrak Yerleri:
-Tersane
-Batık şehir
-Korsan Mağarası
-Salyangoz koyu
-Burç Kale ve Koyu
-Aperlai
-Kale Köyü / Simena / Simena Kalesi
Kekova ‘ya ulaşım ise Kaş ‘tan kalkan tur tekneleri ile veya yine Kaş ‘tan kara yolu ile gelip Kekova ‘dan tekne turuna çıkmak . Aradaki fark kara yolu ile gelirseniz deniz yolu ile gelirken kaybolan zamanı burada daha uzun süre gezi olarak değerlendirebilirsiniz.
360 Derece Sanal Tur
SİMENA KALESİ 360 Derece Sanal Tur ile gezmek için lütfen tıklayın!
…………
“Galeriyi tam ekran görüntülemek için açılan pencerede üzerine çift tıklamanız yeterli olacaktır…”
Simena Kalesi (Kaleköy) 360 Derece Sanal Tur
/in 360 Sanal Tur, Gezi/tarafından Bülent ErdalSimena antik kentinin günümüzdeki diğer adı Kaleköy olarak geçer Likya kıyı kenti özelliklerini taşır. Konumundan ötürü kale stratejik öneme sahiptir, ayrıca kale çok güzel bir manzaraya da sahiptir.
270 km2 alana sahip Kekova Çevre Özel Koruma Mani ‘sinin içinde yer alan Simena antik kenti, 1. Derece’de arkeolojik sit alan özelliğine sahip olarak tescillidir.
Ada Simena’ya doğru bakan kuzey kıyılarında deniz altının 3-5 m. derinliklerine kadar uzanan, depremlerde kısmen suya gömülmüş , yarısı dışında yarısı ise suyun içinde kalmış ev kalıntıları, taş merdivenler, Gemi iskelesi kalıntıları gibi antik çağlara ait uygarlık izleriyle doludur. Simena, (Kaleköy) Kekova Adası’nın tam karşısında bulunan yarımadanın üzerinde kurulmuştur.
Simena Kalesi
Kent, Likya birliği içinde Aperlai şehrinin tarafından temsil hakkına sahipti. Bölge daha sonra Roma İmparatorluğunun egemenliğine girdikten sonra Simena antik kentinin bağımsız bir şehir olarak yaşamını sürdürdüğü kayıtlardan anlaşılmaktadır.
Kıyıya yanaştığınızda ilk göze çarpan kitabede “Aperlai halkının ve meclisinin birliğin diğer şehirleri taraftarlığı ile imparator Titus ‘a armağan edilmiştir” yazılı olan giriş sonrası M.Ö.79 yılları civarında yapıldığı düşünülen, Roma hamam komplekslerine ait yapı kalıntıları mevcuttur.
Simena Kalesi
Simena Kalesi ‘ne sahilden itibaren başlayan dik olan bir patika yol ayrıca da bölüm bölüm antik basamaklar yardımı ile ulaşılır. Çıkışta iki lahit dikkat çekicidir. Birinde küçük eksedraya, diğerinde ise İdargus oğlu Mentor‘a adandığına dair kitabe bulunur. Kaleye ulaştığımızda ilk gözümüze çarpan kalıntı, kayaya oyularak inşa edilmiş olan, 7 oturma sırasına sahip, 300 kişi kapasiteli tiyatrodur. Kalenin kuzeydoğusuna bakan kısmında ise kaya mezarları ve lahitler ‘den oluşan geniş bir nekropol alan bulunur. Ev tipi olan mezarın birinde ise Lykia dilinde yazılmış yazıt dikkatimizi çeker.
360 Derece Sanal Tur
SİMENA KALESİ 360 Derece Sanal Tur ile gezmek için lütfen tıklayın!
…………
“Galeriyi tam ekran görüntülemek için açılan pencerede üzerine çift tıklamanız yeterli olacaktır…”
Kaş & Meis Adası (Kastellorizo) 360 Derece Sanal tur
/in 360 Sanal Tur/tarafından Bülent ErdalLikya ‘nın önemli şehirlerinden biri olan Kaş tatiline, tarih dolu dokusuna, o güzelim koylarıyla tekne gezilerine doyulmayan Akdenizin müstesna köşelerinden biridir ve ayrıca hemen karşısında duran Yunanistan ‘a ait olan Meis ( Kastellorizo ) adasını aşağıdaki linki linke tıklayarak sanal tur ile sanki oradaymış gibi izleyebilirsiniz.
360 derece
…………
Kaş & Meis Adası’nı 360 derece Sanal Tur ile gezmek için lütfen tıklayın!
…………
Galeriyi tam ekran görüntülemek için açılan pencerede üzerine çift tıklamanız yeterli olacaktır…
Çiçek Fotoğrafı Çekmek
/in Fotoğrafçılık/tarafından Bülent ErdalBu tip fotoğrafları Mümkün olduğunca konumuza yaklaşarak çekebilmeliyiz bunun için Makro lens adı verilen yakından netleyen lensler kullanılır (70-300mm. gibi) bu tip lensler konuyu 1/1 oranında büyüterek kadrajımızda daha fazla yer kaplamasını sağlarlar. Titremeyi önlemek veya en aza indirebilmek için Tripod uzaktan kumanda ve kablo deklanşör kullanmayı ihmal etmeyelim. Diğer önemli husus ise Polarize filtre kullanmak, yaprak yüzeylerinde oluşan bir takım parlamaların önlenmesi ve renk doygunluğu için gerekli bir ekipmandır.
Gül
Çiçek fotoğrafı çekmek için genel olarak ideal olarak üç zaman dilimi vardır.
1- Havada yer yer beyaz Bulut kümelerinin olduğu ve güneş ışığının bulut aralarından yayıldığı anlar. Güneş bulutların arkasında kalıp gölgeler yumuşak olduğu için, çiçeklerin üzerine doğrudan vurmayan parlak güneş ışığı ile fotoğraftaki renkler daha dolgun ve gerçekçi çıkar.
Çiçek fotoğrafı çeken için en iyi ortamın kapalı hava olmasının sebebi budur.
Çiçek ve Orman
2- Diğer bir çekim ise yağmurdan hemen sonra. Bu zaman dilimi çiçek fotoğrafı çekmek için bulunmaz bir andır. Hava kapalı ve yağmur damlaları henüz yaprakların üzerinde damla damla dururken alacağınız fotoğraf kareleri muhteşem olur.
Pembe Pueskuellue
3- Eğer güneşli havalarda fotoğrafımızı çekiyorsak, çekimleri sabah ve akşamüstü ışığın objelere yatay ve homojen olarak vurduğu zaman diliminde yapmaya gayret edelim.
Burada oluşan ışığı en iyi şekilde kullanmak için ise uzun odaklı bir teleobjektifi tercih edin ayrıca çekim stiliniz ve yaratıcılığınıza bağlı olarak çiçeklerin ışığı arkadan, önden veya yandan alacağı konumlarda çekimlerinizi gerçekleştirin.
Makro Fotoğraf Nasıl Çekilir Yazımızı okumak için aşağıdaki linke tıklayınız >>>
>>>Makro Fotoğraf Nasıl Çekilir
Hoşçakalın …
Karadeniz Gezi Planı
/in Gezi/tarafından Bülent ErdalKaradeniz gezi planı için ne kadar zaman ayıracağınız çok önemli, eğer ki tüm Karadeniz bölgesi diyorsanız birkaç hafta yetmez, neden derseniz Trabzon, Rize, Artvin, Sinop gibi bir haftada bitiremeyeceğiniz şehirler var benim bizzat gezerek şahit olduğum husus Karadeniz Turu ‘nu Batı Karadeniz ve Doğu Karadeniz diye ikiye ayırmak bizde bunu iki farklı gezi planı şeklinde inceleyelim.
Bolu Abant
Batı Karadeniz gezisi ‘ne eğer görmediyseniz Bolu ve Abant ‘tan başlayabiliriz, buraları bence her mevsim doğa harikası. Yedigöller, Aladağ yaylaları görülmesi gereken yerler arasında, konaklamak için Abant çevresinde bir çok seçenek mevcut. Daha sonra Zonguldak ’a geçebiliriz burası mağaraları ile ünlü kentimizdir görülecek yerler arasında Cehennemağzı ve Gökgöl mağaraları; Değirmenağzı ve Harmankaya şelaleleri; Z.Ereğlisi sinde ise, Halil Paşa konağı, Ereğli müzesi; mevsimin durumuna göre Karadeniz kıyısında bulunan Ilıksu, Kapuz ve Türkali plajları; birde Uğmaş çorbasını tatmadan geçmeyin.
Birde Batı Karadeniz ‘de görmeden geçilmeyecek yerler arasında Safranbolu ve Safranbolu evleri genelde 2-3 katlı 6 veya 8 odası olan, cumbalı her odasında birden fazla pencere dışı ve içi ince ustalıkla yapılmış yüksek taş duvardaki süslemeler, evlerin avlusundaki havuzları ile burada bir gecede geçirmenizi tavsiye ederim.
Amasra
Daha sonra Amasra benimde yaptığım gibi yoldaki Kuş Kayası yol Anıtını gezip Amasra ya girerken buranın en güzel fotoğraflarını çekeceğiniz Bakacak ‘ta mola verin, Amasra ’daki görülecek yerleri de gezdikten sonra sahildeki balıkçılarda balık yanında buraya özgü salatasını, Amasra yemeklerini de tadın. İsterseniz bir gecede konakladıktan sonra Sinop ‘a doğru sahilden yola çıkabilirsiniz.
Amasra Sinop Yolu / Gideros Koyu
Muhteşem güzellikteki fakat biraz yorucu ama buna değen yolun bir sonraki durağı olan Sinop ‘a ulaştığınızda doğal güzelliğinin yanında, Karadeniz ‘in en kuzey ucu olan Karaburun, Sinop Kalesi, Müze, doğal sit alanı kapsamında olan Hamsilos ve Akliman koyu, Durağan ve Boyabat ‘taki yaylalar, Sarıkum gölü, Ayancık ‘taki inaltı mağarası görülecek yerler arasında.
Eğer arzu ederseniz iç kısımlara doğru Çorum, Amasya ve Merzifon ‘uda geziye dahil edip, Hitit ‘lerin başkenti olan Çorum ‘da Boğazkale ‘deki Boğazkale Müzesi, Yazılıkaya Açıkhava mabedi; Alacahöyük ‘te Kral kapısı, Arslanlı kapı, Büyük mabed, Büyük kale, Alacahöyük müzesi, 13. Kral mezarı, Sfenksli kapı; Çorum ‘un merkezinde ise Çorum müzesi, Ulu camii ve saat kulesi, Hıdırlık camii ve türbesi, İskilip kalesi, Katipler konağı, İncesu köyü ve Kanyonu, Kaya mezarı görmeniz gereken yerler arasında, ayrıca yaylada konaklamak isterseniz Kös dağı zirvesindeki Abdullah Yaylasında ilginç bir deneyim yaşayabilirsiniz.
Osmanlı imparatorluğu ‘nun şehzadeler şehri, Yeşilırmak ‘ın ikiye böldüğü Amasya ‘da M.Ö 2500 tarihine dayanan Hitit ‘ler İskit ‘ler, Amasya kalesi, Sultan 2. Beyazid Külliyesi, Hazeranlar Konağı, Burmalı minare, Gökmedrese, Kaya mezarları, Borabay gölü görülecek yerler arasında burada burada Alabalık ‘ta yiyebilirsiniz. Merzifon ‘un ise Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ‘sı.
Sıra geldi bu turun en son şehri olan Samsun ‘a burada ise Aminos hazineleri, Bronz heykel, Bafra Asarkale ve Kaya mezarları, Atatürkün Samsun ‘a çıktığı Bandırma gemisi görülecek yerler arasında, zamanınız müsait ise Ladik Hamamayağı Kaplıcalarına ‘da uğramanızı öneririm ayrıca Kurupelit semti civarında ‘da Samsun pidesinin tadına bakmadan geçmeyin.
Bandırma Gemisi
Doğu Karadeniz ‘de Ordu ve Giresun dan sonraki uğrak yeri Trabzon ‘a geldiğinizde şehir merkezinde bulunan Ayasofya Kilisesi ve Atatürk Köşkü, Zigana ‘nın yemyeşil doğasının içindeki Meryem Ana olarak ta anılan Sümela Manastırı; Şapelleri, Rahip odaları Kilise, Kütüphane, muhafız odaları, su kanalları ve dağa gömülü gibi duran yapı görülmesi gereken gerçek tarihi eserlerdir. Manastırın alt kısmında bulunan gümbür gümbür akan suların içindeki Retoranlarda ‘da her türlü yiyecek ve içecek bulabilirsiniz. Ormanlarla kaplı bu yemyeşil Değirmendere vadisi Trabzon ‘a kadar ulaşıyor. Ayazma gezisini de yaptıktan sonra meraklıysanız Zigana geçidine ‘de Trekking rehberi eşliğinde tırmanabilirsiniz. Haçka ve Kayabaşı yaylası ‘da Trabzon ‘da görülmesi gereken yerler arasında.
Sümela Manastırı
Atatürk Köşkü Trabzon
Haçka Yaylası
Kayabaşı Yaylası
Karadeniz ‘in doğusuna doğru gidildikçe hemen hemen her mevsim yağış alan bir bölgemiz, fakat doğada bize cömertçe mavi ve yeşil in bütün tonlarını sunuyor. Rize ‘ye gelirken yol boyu ise, yemyeşil dik yamaçlar, Vadiler, tarihi kemer köprüler ve de Rize ‘ye girerken sizleri Rize Kalesi karşılar. Şehrin 15km. güneyinde bulunan Zilkale, Fırtına deresi nin yamaçlarında yer alır.
Ayder yaylası ve Kaplıcaları, Uzun göl, Çamlıhemşin ayrıca eski Rize Evleri ‘de muhakkak görmeniz gereken yerler arasında olmalıdır.
Hoşçakalın …
Datça – Reşadiye
/in Gezi/tarafından Bülent ErdalDatça, Ege ile Akdeniz‘in kesiştiği noktada konumlanmış, güneşi, doğası deniz ve kumu ile eşsiz güzellikte Türkiye‘nin oksijeni en yoğun nem oranının en düşük olduğu Muğla iline bağlı bir beldemizdir.
Datça Tatil beldesi olarak arzu ettiğiniz tatil konsepti, konaklama tesisleri (Apart Otel, Pansiyon, Butik Otel, Camping, Tatil Köyü) ve doğal konaklama çeşitliliği yanında, tüm sportif ve sosyal aktivitelerin ve etkinliklerin yaşandığı Doğası, Tarihi, muhteşem havası ile yaşanası bir yer. Deniz ulaşımı ile Bodrum ‘un güneyinde, Marmaris ‘in ise kara yolu üzerindedir. Bizde sizlere biraz yöre ve tarihinden bahsedelim.
Datca
Datça Yarımadası çok sayıdaki irili ufaklı 52 adet dantel gibi işlenmiş koylara sahiptir, Yüzölçümü 446 km² olup ayrıca 235 km’lik sahil şeridine sahiptir. Ege Bölgesi ve coğrafi alanındadır. Engebeli ve dağlık arazi yapı özelliği taşıyıp, yarımadanın en yüksek noktalarını Bozdağ (1175), Kalecik (882), Karadağ (785), Emecik (706), Yarık (614) dağları oluşturur. Arazinin % 66’sı ormanlık alan, %18’i seyrek olan çalılıklar ve kayalıklardan oluşup yalnızca % 16’sını tarım alanı oluşturur, Burgaz Düzlüğü, Kızlan ve Reşadiye Ovası ile kıyıdaki düzlüklerin en önemlileri Karaköy, Palamutbükü ve Mesudiye, ilçesinin ovalarıdır.
Datça, tipik olan Akdeniz İklimi ‘ne sahiptir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlıdır. Üç tarafı’da denizle çevrili olan yarımadada yazın hiç eksik olmayan serin kuzey rüzgarları, kavurucu yaz sıcaklarını yok eder. Nem oranı ortalama %58 olan, Oksijen bakımından’da Dünya’nın ikinci, Türkiye’nin en zengin bölgesi olma özelliğini taşıyan Datça. Ünlü tarihçi Strabon‘un meşhur olan sözü; “Tanrı yarattığı kulunun uzun ömürlü olmasını isterse, Datça Yarımadası’na bırakırmış” der.
Datca Yat Limanı
Datça’nın kendine bağlı beldesi yoktur, ancak ilçeye bağlı 9 köyü bulunmaktadır. Datça yaz aylarında yazlıkçı, yabancı ve yerli turistlerin gelmesiyle birlikte nüfusu sezon olarak 50 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Palamutbükü: Datça Yarımadasının Akdenize bakan tarafında bulunur , maviyle yeşilin iç içe girdiği turistik bir merkez Hayıtbükü , Ovabükü , Palamutbükü koylarının en sonuncusudur. Yerleşimin büyük bir kısmı Yaka Köyü muhtarlığına bağlı olup , liman kısmı da Cumalı köyü sınırları içindedir. Datça merkeze 25 km mesafede olup arabanız yok ise, Palamutbükü ‘ne minibüsler ile ulaşabilirsiniz. Pırıl pırıl berrak plajları, koyları ve de yeşilin hemen her tonunu görebileceğiniz zeytin, badem ve çam ağaçları ile enfes bir doğa harikası. Bu yerleşim yeri antik çağda , liman ve tarımsal olarak verimli arazileri ile knidos ‘un o günde önemli bir yerleşim birimiydi. Şehrin gürültüsünden uzak, sakin , sessiz, huzurlu tatil geçirmek isteyenler için ideal bir yer. Bir çok antik ve doğal güzelliklere olan yakınlığı ile de ayrı bir avantaj.
Palamutbükü
Mesudiye: Yöreye gitmek için çam ağaçları arasında , bir dere gibi kıvrıla kıvrıla devam eden yolu 18 km. aşmak gerekiyor. Mesudiye Datça’nın köyleri içinde geniş alana yayılmış en çok mahalleye sahip olanı.
Hayıtbükü Plajı
Mahalleleri: Mezgit, Meşeçukuru, Döşeme , Avlana, Bahçearası, Damarası, Turizmin gelişmesi ile birlikte ovaya doğru iniş sonrasında oluşan hayıtbükü, ovabükü, kızılbük’tür.
Mesudiye Yolu
Tipik olan Akdeniz Türkmen kültürünü burada hissedebilirsiniz , güler yüzlü misafirlerine sıcak olan bu insanlar ile kurulan dostluklar sonrası ise onlarla ilişkiniz devam eder. Verimli olan ovası sayesinde, antik çağlardan beri önemli bir yer olmuştur. Narenciyesi , bademi, zeytini, narı , balı ile meşhurdur.
Mesudiye Mezgit Mahallesi
Tarihçesi:
İlk Knidos: Datça Yarımadası üzerinde bulunan kalıntıların geçmiş tarihi MÖ 2000 ‘e kadar uzanır. Bugün bilinen ilk yerli halkı Karyalılar ‘dır ve buranın en parlak dönemi Dorlar döneminde yaşanmıştır. Dorlar MÖ 1000 yılları civarında Yunanistan ve Trakya üzerinden güneye inerek bölgeye gelirler ve bugünkü Datça ilçe merkezinin kuzeydoğusunda 1.5 km uzaklıkta bulunan Burgaz mevkiinde Dor uygarlığının merkezi sayılan Knidos’u kurarlar. Daha sonraları Lidya egemenliği altına giren Knidos, MÖ 547’de Lidya Devleti’nin Persler’in eline geçmesinin ardından Pers egemenliği altına girmiştir.
Kinidos Kalıntıları
Knidos Antik Kenti: Knidos antik kenti, ticari nedenlerden ötürü MÖ 4. yüzyılda yarımadanın en uç noktasına, günümüzde antik kente ait görkemli kalıntıların olduğu bölgeye taşınmıştır.
Strabon, yazıtlarda Knidos‘un kıyı boyunca ve önündeki adada kurulduğunu anlatır. Ada ile kara arasındaki deniz doldurulup, ayrı ayrı iki liman elde edilerek, Kuzeyde bulunan küçük limana “Kuzey Liman ‘ı” denilmiş olup askeri amaçlar için kullanılmıştır. Güneyde bulunan liman ise ticari olarak kullanılmıştır. Kuzey Liman’daki kule ve Liman ağzındaki mendirek kalıntıları günümüze kadar gelmiştir. Romalılar ve Dorlar yeni olan Knidos’a çok sayıda tapınak inşa etmişlerdir. Şehir aslında Afrodit heykeli ile ünlenmiş olup, erken Bizans ve geç Roma dönemlerinde tapınaklar yerlerini kiliselere bırakmış olup şehir nüfusu ’da bu dönemde 70.000 ’lere kadar ulaşmıştır.
Kinidos Askeri liman
Knidos antik kenti çok önemli bir ticaret merkezi olma özelliğini taşıdığı kadar aynı zamanda bir sanat ve kültür merkeziydi. Döneminin en ünlü heykeltraşları arasında olan Praxiteles‘in Aphrodite Tapınağı ‘nda bulunan Knidos Afrodit ‘i çok önemli sanat yapıtları arasındadır. İon kentlerinin düzenlenen dini festivallere de katılması ile sanatçılar hep Aphrodite‘i ön plana çıkarmışlardır.
Gezegenlerin aynı yörüngede hareket eden ve yuvarlak cisim özelliğini taşıdığını bulan ünlü filozof, matematikçi ve astronom Eudoxus, yapılanların içinde en iyi yontulmuş Çıplak Afrodit Heykeli’ni yapmış olan heykeltıraş Praxiteles, Bryaxis, Skopas, ve günümüzde dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen Mısır İskenderiye ‘deki Fenerin mimarı Sastratos, Knidos ‘da yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Afrodit heykeli kaidesi, güneş saati, 8500 kişilik tiyatro, ve Demeter Mabedi gibi bazı önemli eserler, Knidos antik kentinin kalıntıları arasındadır. Antik çağda çok ünlü olan, kitlelerce insanın onu görebilmek için çok uzaklardan geldiği Afrodit heykeli ayrıca bugüne kadar ‘da bulunamamıştır.
Kinidos
Knidos Antik Kenti Hippodamos‘un ızgara planlama düzeneğine göre yapılandırılmıştır. Doğu ile batı doğrultusunda biri birlerine paralel dört adet geniş cadde, kuzey ile güney doğrultusunda bulunan bir cadde ile dik açıda kesişmiştir. Arazinin konumuna uygun olarak cadde ve sokaklar bazı merdivenle, bazen ‘de 90° olarak biri birleri ile kesmişlerdir. Kuzey ile güney doğrultusunda olan ilk caddenin batısında agora bulunur. daha sonraki devirlerde ise askeri limanın kuzeyinde bulunan agoranın her iki yanına, antik taşlar kullanılarak büyük bir kilise inşa edilmiştir. Kuzeye doğru ilerlendiğinde, Dor Hexaopisi‘ne bağlı olan kentlerin dört yılda bir düzenledikleri festivalin yapıldığı Apollon Karneisos Tapınağı’na varılır. Dor üslubunda inşa edilmiş tapınağın kuzey bölgesinde yapılan kazılarda ise dikdörtgen şeklinde plana sahip bir sunak bulunmuştur. Sunağın yer aldığı teras bölgesinin arkasında Helenistik devir duvar işçiliğinin güzel bir örneği olan başka bir teras daha yer almaktadır. Basamakların bulunduğu diğer alanda 1972 yılında yapılan araştırmalarda bir tapınak kalıntısı daha bulunmuştur.
Kinidos Tiyatro
Ayrıca bu dönemde Knidos, şarap ‘da ihraç eden önemli ticari merkezlerden biriydi.
Herodot‘a göre ise Spartalılar, Knidos‘u bir koloni kent olarak kabul etmişler, fakat zaman için dede güçlenip, Fenikeliler sayesinde denizcilikte de çok ilerleyip, tersaneler kurup gemi inşa etmişlerdir.
Knidoslular ise Lidyalıların saldırılarına karşı koymak için Reşadiye Yarımadası’nı kara parçasından ayırmaya çalışmışlar fakat kazılarda çıkan kayaların sertliğinden dolayı kazılar yavaşlamış, bu olayın üstüne birde Pers saldırıları başlayınca kazıdan vazgeçmişlerdir.
Kinidos
Knidoslular daha sonraki dönemde Büyük İskender‘de boyun eğmek zorunda kalmışlardır. Ancak bu dönem ile ilgili ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Seleukos Krallığı ve Roma İmparatorluğu arasındaki savaşta Roma tarafı tutulmuş, Bergama Krallığı’na dahil olmuşlardır.
Bizans Dönemi:
Antik Kent, Bizans İmparatorluğu döneminde eski önemini kaybedip silik bir yerleşim yeri haline gelmiş olsa’da, bu dönem içinde bir dönem için piskoposluk merkezi olarak kullanılmıştır. Bizans’ın daha sonraki ilerleyen dönemlerinde ise, bir yanda korsan saldırıları diğer bir yandan depremler ile gücünü kaybeden kent MS 7. yüzyılda tümü ile terk edilmiş olup; yarımada’daki nüfus ise binler sayısına inmiştir.
Knidos Antik kent tarihini aydınlatmak amacı ile yapılan ilk kazılar, İngiliz Charles Newton tarafından 1856-1858 yılları arasında gerçekleşmiştir.
Türk Egemenliği:
Datça Yarımadası, 13. Yüzyıl içinde Menteşe Beyliği‘ne bağlanmış olup; 15. yüzyılda ise Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına dahil edilip Datça adını almıştır.
Son dönem Osmanlı padişahlarından Sultan Reşat döneminde ise Datça adı Reşadiye olarak değiştirilmiş, Cumhuriyet dönemi ile beraber tekrar Datça ismine dönüştürülmüştür. 1928 yılında ilçe olan bugünkü adı ile eski Datça’nın ilk merkezi Reşadiye Mahallesi olmuş, 1947 yılında ise ilçe bugünkü yerleşim yeri olan İskele Mahallesi’ne nakledilmiştir.
Hoşçakalın …
Antik Kent, Bizans İmparatorluğu döneminde eski önemini kaybedip silik bir yerleşim yeri haline gelmiş olsa’da, bu dönem içinde bir dönem için piskoposluk merkezi olarak kullanılmıştır. Bizans’ın daha sonraki ilerleyen dönemlerinde ise, bir yanda korsan saldırıları diğer bir yandan depremler ile gücünü kaybeden kent MS 7. yüzyılda tümü ile terk edilmiş olup; yarımada’daki nüfus ise binler sayısına inmiştir.
Knidos Antik kent tarihini aydınlatmak amacı ile yapılan ilk kazılar, İngiliz Charles Newton tarafından 1856-1858 yılları arasında gerçekleşmiştir.
Türk Egemenliği:
Datça Yarımadası, 13. Yüzyıl içinde Menteşe Beyliği‘ne bağlanmış olup; 15. yüzyılda ise Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına dahil edilip Datça adını almıştır.
Son dönem Osmanlı padişahlarından Sultan Reşat döneminde ise Datça adı Reşadiye olarak değiştirilmiş, Cumhuriyet dönemi ile beraber tekrar Datça ismine dönüştürülmüştür. 1928 yılında ilçe olan bugünkü adı ile eski Datça’nın ilk merkezi Reşadiye Mahallesi olmuş, 1947 yılında ise ilçe bugünkü yerleşim yeri olan İskele Mahallesi’ne nakledilmiştir.
Hoşçakalın …