Datça – Reşadiye
Datça, Ege ile Akdeniz‘in kesiştiği noktada konumlanmış, güneşi, doğası deniz ve kumu ile eşsiz güzellikte Türkiye‘nin oksijeni en yoğun nem oranının en düşük olduğu Muğla iline bağlı bir beldemizdir.
Datça Tatil beldesi olarak arzu ettiğiniz tatil konsepti, konaklama tesisleri (Apart Otel, Pansiyon, Butik Otel, Camping, Tatil Köyü) ve doğal konaklama çeşitliliği yanında, tüm sportif ve sosyal aktivitelerin ve etkinliklerin yaşandığı Doğası, Tarihi, muhteşem havası ile yaşanası bir yer. Deniz ulaşımı ile Bodrum ‘un güneyinde, Marmaris ‘in ise kara yolu üzerindedir. Bizde sizlere biraz yöre ve tarihinden bahsedelim.
Datça Yarımadası çok sayıdaki irili ufaklı 52 adet dantel gibi işlenmiş koylara sahiptir, Yüzölçümü 446 km² olup ayrıca 235 km’lik sahil şeridine sahiptir. Ege Bölgesi ve coğrafi alanındadır. Engebeli ve dağlık arazi yapı özelliği taşıyıp, yarımadanın en yüksek noktalarını Bozdağ (1175), Kalecik (882), Karadağ (785), Emecik (706), Yarık (614) dağları oluşturur. Arazinin % 66’sı ormanlık alan, %18’i seyrek olan çalılıklar ve kayalıklardan oluşup yalnızca % 16’sını tarım alanı oluşturur, Burgaz Düzlüğü, Kızlan ve Reşadiye Ovası ile kıyıdaki düzlüklerin en önemlileri Karaköy, Palamutbükü ve Mesudiye, ilçesinin ovalarıdır.
Datça, tipik olan Akdeniz İklimi ‘ne sahiptir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlıdır. Üç tarafı’da denizle çevrili olan yarımadada yazın hiç eksik olmayan serin kuzey rüzgarları, kavurucu yaz sıcaklarını yok eder. Nem oranı ortalama %58 olan, Oksijen bakımından’da Dünya’nın ikinci, Türkiye’nin en zengin bölgesi olma özelliğini taşıyan Datça. Ünlü tarihçi Strabon‘un meşhur olan sözü; “Tanrı yarattığı kulunun uzun ömürlü olmasını isterse, Datça Yarımadası’na bırakırmış” der.
Datça’nın kendine bağlı beldesi yoktur, ancak ilçeye bağlı 9 köyü bulunmaktadır. Datça yaz aylarında yazlıkçı, yabancı ve yerli turistlerin gelmesiyle birlikte nüfusu sezon olarak 50 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Palamutbükü: Datça Yarımadasının Akdenize bakan tarafında bulunur , maviyle yeşilin iç içe girdiği turistik bir merkez Hayıtbükü , Ovabükü , Palamutbükü koylarının en sonuncusudur. Yerleşimin büyük bir kısmı Yaka Köyü muhtarlığına bağlı olup , liman kısmı da Cumalı köyü sınırları içindedir. Datça merkeze 25 km mesafede olup arabanız yok ise, Palamutbükü ‘ne minibüsler ile ulaşabilirsiniz. Pırıl pırıl berrak plajları, koyları ve de yeşilin hemen her tonunu görebileceğiniz zeytin, badem ve çam ağaçları ile enfes bir doğa harikası. Bu yerleşim yeri antik çağda , liman ve tarımsal olarak verimli arazileri ile knidos ‘un o günde önemli bir yerleşim birimiydi. Şehrin gürültüsünden uzak, sakin , sessiz, huzurlu tatil geçirmek isteyenler için ideal bir yer. Bir çok antik ve doğal güzelliklere olan yakınlığı ile de ayrı bir avantaj.
Mesudiye: Yöreye gitmek için çam ağaçları arasında , bir dere gibi kıvrıla kıvrıla devam eden yolu 18 km. aşmak gerekiyor. Mesudiye Datça’nın köyleri içinde geniş alana yayılmış en çok mahalleye sahip olanı.
Mahalleleri: Mezgit, Meşeçukuru, Döşeme , Avlana, Bahçearası, Damarası, Turizmin gelişmesi ile birlikte ovaya doğru iniş sonrasında oluşan hayıtbükü, ovabükü, kızılbük’tür.
Tipik olan Akdeniz Türkmen kültürünü burada hissedebilirsiniz , güler yüzlü misafirlerine sıcak olan bu insanlar ile kurulan dostluklar sonrası ise onlarla ilişkiniz devam eder. Verimli olan ovası sayesinde, antik çağlardan beri önemli bir yer olmuştur. Narenciyesi , bademi, zeytini, narı , balı ile meşhurdur.
Tarihçesi:
İlk Knidos: Datça Yarımadası üzerinde bulunan kalıntıların geçmiş tarihi MÖ 2000 ‘e kadar uzanır. Bugün bilinen ilk yerli halkı Karyalılar ‘dır ve buranın en parlak dönemi Dorlar döneminde yaşanmıştır. Dorlar MÖ 1000 yılları civarında Yunanistan ve Trakya üzerinden güneye inerek bölgeye gelirler ve bugünkü Datça ilçe merkezinin kuzeydoğusunda 1.5 km uzaklıkta bulunan Burgaz mevkiinde Dor uygarlığının merkezi sayılan Knidos’u kurarlar. Daha sonraları Lidya egemenliği altına giren Knidos, MÖ 547’de Lidya Devleti’nin Persler’in eline geçmesinin ardından Pers egemenliği altına girmiştir.
Knidos Antik Kenti: Knidos antik kenti, ticari nedenlerden ötürü MÖ 4. yüzyılda yarımadanın en uç noktasına, günümüzde antik kente ait görkemli kalıntıların olduğu bölgeye taşınmıştır.
Strabon, yazıtlarda Knidos‘un kıyı boyunca ve önündeki adada kurulduğunu anlatır. Ada ile kara arasındaki deniz doldurulup, ayrı ayrı iki liman elde edilerek, Kuzeyde bulunan küçük limana “Kuzey Liman ‘ı” denilmiş olup askeri amaçlar için kullanılmıştır. Güneyde bulunan liman ise ticari olarak kullanılmıştır. Kuzey Liman’daki kule ve Liman ağzındaki mendirek kalıntıları günümüze kadar gelmiştir. Romalılar ve Dorlar yeni olan Knidos’a çok sayıda tapınak inşa etmişlerdir. Şehir aslında Afrodit heykeli ile ünlenmiş olup, erken Bizans ve geç Roma dönemlerinde tapınaklar yerlerini kiliselere bırakmış olup şehir nüfusu ’da bu dönemde 70.000 ’lere kadar ulaşmıştır.
Knidos antik kenti çok önemli bir ticaret merkezi olma özelliğini taşıdığı kadar aynı zamanda bir sanat ve kültür merkeziydi. Döneminin en ünlü heykeltraşları arasında olan Praxiteles‘in Aphrodite Tapınağı ‘nda bulunan Knidos Afrodit ‘i çok önemli sanat yapıtları arasındadır. İon kentlerinin düzenlenen dini festivallere de katılması ile sanatçılar hep Aphrodite‘i ön plana çıkarmışlardır.
Gezegenlerin aynı yörüngede hareket eden ve yuvarlak cisim özelliğini taşıdığını bulan ünlü filozof, matematikçi ve astronom Eudoxus, yapılanların içinde en iyi yontulmuş Çıplak Afrodit Heykeli’ni yapmış olan heykeltıraş Praxiteles, Bryaxis, Skopas, ve günümüzde dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen Mısır İskenderiye ‘deki Fenerin mimarı Sastratos, Knidos ‘da yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Afrodit heykeli kaidesi, güneş saati, 8500 kişilik tiyatro, ve Demeter Mabedi gibi bazı önemli eserler, Knidos antik kentinin kalıntıları arasındadır. Antik çağda çok ünlü olan, kitlelerce insanın onu görebilmek için çok uzaklardan geldiği Afrodit heykeli ayrıca bugüne kadar ‘da bulunamamıştır.
Knidos Antik Kenti Hippodamos‘un ızgara planlama düzeneğine göre yapılandırılmıştır. Doğu ile batı doğrultusunda biri birlerine paralel dört adet geniş cadde, kuzey ile güney doğrultusunda bulunan bir cadde ile dik açıda kesişmiştir. Arazinin konumuna uygun olarak cadde ve sokaklar bazı merdivenle, bazen ‘de 90° olarak biri birleri ile kesmişlerdir. Kuzey ile güney doğrultusunda olan ilk caddenin batısında agora bulunur. daha sonraki devirlerde ise askeri limanın kuzeyinde bulunan agoranın her iki yanına, antik taşlar kullanılarak büyük bir kilise inşa edilmiştir. Kuzeye doğru ilerlendiğinde, Dor Hexaopisi‘ne bağlı olan kentlerin dört yılda bir düzenledikleri festivalin yapıldığı Apollon Karneisos Tapınağı’na varılır. Dor üslubunda inşa edilmiş tapınağın kuzey bölgesinde yapılan kazılarda ise dikdörtgen şeklinde plana sahip bir sunak bulunmuştur. Sunağın yer aldığı teras bölgesinin arkasında Helenistik devir duvar işçiliğinin güzel bir örneği olan başka bir teras daha yer almaktadır. Basamakların bulunduğu diğer alanda 1972 yılında yapılan araştırmalarda bir tapınak kalıntısı daha bulunmuştur.
Ayrıca bu dönemde Knidos, şarap ‘da ihraç eden önemli ticari merkezlerden biriydi.
Herodot‘a göre ise Spartalılar, Knidos‘u bir koloni kent olarak kabul etmişler, fakat zaman için dede güçlenip, Fenikeliler sayesinde denizcilikte de çok ilerleyip, tersaneler kurup gemi inşa etmişlerdir.
Knidoslular ise Lidyalıların saldırılarına karşı koymak için Reşadiye Yarımadası’nı kara parçasından ayırmaya çalışmışlar fakat kazılarda çıkan kayaların sertliğinden dolayı kazılar yavaşlamış, bu olayın üstüne birde Pers saldırıları başlayınca kazıdan vazgeçmişlerdir.
Knidoslular daha sonraki dönemde Büyük İskender‘de boyun eğmek zorunda kalmışlardır. Ancak bu dönem ile ilgili ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Seleukos Krallığı ve Roma İmparatorluğu arasındaki savaşta Roma tarafı tutulmuş, Bergama Krallığı’na dahil olmuşlardır.
Bizans Dönemi:
Antik Kent, Bizans İmparatorluğu döneminde eski önemini kaybedip silik bir yerleşim yeri haline gelmiş olsa’da, bu dönem içinde bir dönem için piskoposluk merkezi olarak kullanılmıştır. Bizans’ın daha sonraki ilerleyen dönemlerinde ise, bir yanda korsan saldırıları diğer bir yandan depremler ile gücünü kaybeden kent MS 7. yüzyılda tümü ile terk edilmiş olup; yarımada’daki nüfus ise binler sayısına inmiştir.
Knidos Antik kent tarihini aydınlatmak amacı ile yapılan ilk kazılar, İngiliz Charles Newton tarafından 1856-1858 yılları arasında gerçekleşmiştir.
Türk Egemenliği:
Datça Yarımadası, 13. Yüzyıl içinde Menteşe Beyliği‘ne bağlanmış olup; 15. yüzyılda ise Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına dahil edilip Datça adını almıştır.
Son dönem Osmanlı padişahlarından Sultan Reşat döneminde ise Datça adı Reşadiye olarak değiştirilmiş, Cumhuriyet dönemi ile beraber tekrar Datça ismine dönüştürülmüştür. 1928 yılında ilçe olan bugünkü adı ile eski Datça’nın ilk merkezi Reşadiye Mahallesi olmuş, 1947 yılında ise ilçe bugünkü yerleşim yeri olan İskele Mahallesi’ne nakledilmiştir.
Hoşçakalın …
Antik Kent, Bizans İmparatorluğu döneminde eski önemini kaybedip silik bir yerleşim yeri haline gelmiş olsa’da, bu dönem içinde bir dönem için piskoposluk merkezi olarak kullanılmıştır. Bizans’ın daha sonraki ilerleyen dönemlerinde ise, bir yanda korsan saldırıları diğer bir yandan depremler ile gücünü kaybeden kent MS 7. yüzyılda tümü ile terk edilmiş olup; yarımada’daki nüfus ise binler sayısına inmiştir.
Knidos Antik kent tarihini aydınlatmak amacı ile yapılan ilk kazılar, İngiliz Charles Newton tarafından 1856-1858 yılları arasında gerçekleşmiştir.
Türk Egemenliği:
Datça Yarımadası, 13. Yüzyıl içinde Menteşe Beyliği‘ne bağlanmış olup; 15. yüzyılda ise Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına dahil edilip Datça adını almıştır.
Son dönem Osmanlı padişahlarından Sultan Reşat döneminde ise Datça adı Reşadiye olarak değiştirilmiş, Cumhuriyet dönemi ile beraber tekrar Datça ismine dönüştürülmüştür. 1928 yılında ilçe olan bugünkü adı ile eski Datça’nın ilk merkezi Reşadiye Mahallesi olmuş, 1947 yılında ise ilçe bugünkü yerleşim yeri olan İskele Mahallesi’ne nakledilmiştir.
Hoşçakalın …
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!