Fotoğraf ve Fotoğrafçılık Nedir
Bana sık sık sorulan soruların başında ‘’Bu fotoğrafı nerede çektiniz’’ ve bende yanıtlıyorum sizin bildiğiniz yerlerde, arkasından şu soru eklenir ‘’iyi bir makinanız olmalı’’ çekinmeden söylüyorum ‘’sizinkinin aynısı’’ fotoğraf aslında deklanşöre basmanın biraz daha ötesindedir, fotoğraf sanatçının iç dünyası ve kurguları veya bir kadrajı nasıl gördüğüdür.
Yaratıcısına bağlı olmayan iş yoktur, Her makine (özel çekim ve profesyonel olanlar hariç) biri birine yakın işler çıkarır, şahsen tanıdığım bir çok yerel gazetecinin kullandığı makine cepte taşınan modelden olanlardır , oysa aynı konu karşısında aynı makine, fotoğrafı çekene bağlı olarak değişik sonuçlar verecektir, ayrıca digital fotoğraf makinası ile çekilen fotoğraflardaki, amatörler tarafından yapılan hataların telafisi daha kolay hale geldi.
Fakat bu konuyu seviyorum birazda uğraşacağım, iyi fotoğrafçı olacağım derseniz günümüzdeki imkanları iyi kullanmanız gerekecek yani digital fotoğraf teknolojisi.
Fotoğraf makinası seçiminizde Hangi Fotoğraf Makinası Fotoğraf Makinası Alırken yazımıza göz atın.
Digital fotoğraf teknolojisi bilindiğinin aksine daha da fazla fotoğraf bilgisinin olmasını gerektiriyor, şimdi gerçi pek kullanılıyor olmamasına rağmen Analog fotoğraf çekimleri için bilinen her şeye ilaveten kullandığınız makinayı tanıma, digital fotoğrafa özgü bilgi ve kavramlar, çekim teknikleri, birde bilgisayarda fotoğrafları doğru şekilde işlemeyi bilmeliyiz.
Bunun için, size başlıktaki gibi Fotoğraf ve Fotoğrafçılık Nedir söyleminin sırlarının hiçte zor olmadığını kısaca şöyle sıralayabiliriz. Mekan zamanlaması, Işık, Makine ayarları, Portre çekmek için Portre sanatı, Kompozisyon, Flaş ve olmazsa olmazlardan Işığın doğru kullanımı vb. gibi, birazda tecrübe.
Fotoğrafın Kısa Tarihçesi:
Fotoğrafçılığın nasıl başladığına dair kesin tarih ve nerede bulunduğu bilinmemektedir.
Sekizinci yüzyılda Arap kökenli Cabir İbni Hayyam “Gümüş Nitrat’ın” güneş ışığının etkisiyle karardığını bulması ve 15. asırda Leonardo da Vinci‘nin karanlık bir odada mevcut olan ufak bir deliğin, odanın dışındaki görüntüleri aksettirmesini bulması fotoğrafçılık tarihindeki önemli başlangıç noktasıdır. Fotoğrafla ilgilenen Sanatçılar Rönesans devrinde karanlık kutuyu buldular. Böylece, ışığın girdiği ufak bir delik aracılığıyla karanlık kutunun öbür yüzeyinde resmin ters çevrilmiş bir görüntüsünü elde ettiler. 18. Yüzyılda ise karanlık kutu veya körüğün bir ucuna mercek ve diğer ucuna da buzlu cam koyarak görüntünün kutunun dışında görülebilir hale getirilmesi sağlandı.
Niepce ile başlayan temel fotoğraf çalışmaları 1829 da Daugerre, Jacques Mande çalışmaları ile birleşip 1837 de Daugerreotype‘ı ortaya çıkarmalarıyla hızlıca gelişim göstermeye başladı.
1840 yılında ise ışığı 16 kez fazla geçiren bir mercek kullanılıp poz süresi düşürüldü, elde edilen görüntü çok net olmakla beraber, gümüş bakır karışımı levhanın kolayca kırılması ve çok pahalı olması bu tekniğin fazla gelişmesine engel oldu.
Aynı dönem içinde Henry Fox Talbot da bir takım kimyasal maddelerle işleme tabi tutulmuş kağıtlar üzerinde resim elde etmeyi başarsa’da resmin yavaş yavaş kararması ve görüntünün net olmaması sebebi ile bu yöntemde unutuldu. Fakat Talbot‘un bu buluşu için bu konuda ilk defa “FOTOĞRAF” kelimesi kullanılmıştır. Bu aşamalardan bir müddet sonra da negatif poz lamanın pozitife çevrilmesi başarılmıştır. Bu sayede modern fotoğrafçılığın ilk temeli atılmıştır.
Bu gelişmelerin olduğu tarihlerde bir fotoğraf çekebilmek için ulaşılabilmiş en uzun poz süresi 1/25 saniye olmuştur.
1852 yılında ise George Eastman, Kodak makineler de 10 poz çekebilen üzeri bromür kaplı Jelatin rulo filmler bulunan Kodak fotoğraf makinelerini piyasaya sürdü, çok büyük fotoğraf çekim aletleri taşıması gereken fotoğrafçılara kolay hareket imkanı sağladı. Fotoğraf çekildikten sonra fotoğraf makinesi fabrikaya gönderilip, jelatini film kağıttan ayrıldıktan sonra bir cam üzerine yerleştirilip, daha sonra da yeniden makineye filmi doldurarak, sahibine iade ediliyordu.
1870 ise Hermann Vogel emülsiyonları muhtelif kimyasal banyolara batırarak duyarlıklarını arttırma yolunu keşfetti. 1880 yılında kırmızı renge karşı duyarlılığı çok kısıtlı olan ortokomatik filmlerin yanında, pankromatik filmler bulundu. Fotoğrafçılık 19. ve 20. asırda değişik ve daha kaliteli astigmat merceklerin, selüloz asıllı filmlerin kullanılması sonucu, Analog fotoğraf makinesi ve film sanayindeki gelişmeler günümüze kadar geldi, içinde bulunduğumuz zaman diliminde ise digital teknolojinin inanılmaz güzelliklerini yaşıyoruz.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!